Gerçeğin veya “yaratılışın” birçok dünya içermesi eskilere dayanan bir düşünce. Hinduizm, Budizm, Musevilik, Hıristiyanlık ve diğer birçok dinde binlerce yıldır, özellikle ölümden önce ve sonra olan hayatla bağlantılı olarak, birçok paralel dünyanın var olduğuna inanılıyor.

Danimarkalı akademisyen Helge Kragh, Anaksimandros ve Anaksimenes gibi Sokrates’ten önceki filozofların bile bu tür fikirler üzerine tartıştığına dikkat çekti. Daha sonraki nesillerde ise büyük düşünürler (Thomas Wright ve Immanuel Kant gibi isimler) bu kavramı irdelemeye devam etti. “Çoklu evren” terimi sözcük olarak 1895’te Amerikalı Filozof William James tarafından türetildi, fakat şu anda farklı bir anlamda kullanılıyor. James dünyayı “tamamen değişebilir ve sıradan” olarak bulduğunu ve birçok güç tarafından kontrol edildiğini söylemişti.

Bugün fizikçiler, kozmologlar ve filozoflar dünya sözcüğünü (çok geniş bir terim olarak) sonsuz sayıda evreni tanımlamak için kullanıyor. Bütün bu evrenler mümkün olan tüm farklılıklara, durumlara sahip ve buna benzer olarak kuantum seviyesine kadar (atom altı olarak düşünün) tüm zaman ve uzayın hepsini kaplıyor ve bu durumda her şeyin var olması mümkün hatta her şey aslında var, hatta periler bile.

Çoklu evren teorisini kabul eden akademisyenler şimdilerde çoklu evrenlerin hangi biçimlerde var olabileceğini ve nasıl işleyeceğini saptamaya çalışıyor. Mesela, çoklu everenlerin tek bir Big Bang Patlaması'ndan mı ortaya çıktığını yoksa birden fazla patlama sonucu oluştuğunu mu sorguluyor (hatta bunların ikisinin birleşimi bile mümkün). Son yıllarda, çoklu evrenlerin nasıl düzenlendiğine dair iki popüler görüş öne çıktı: Biri Massachusetts teknoloji enstitüsünde Max Tegmark’tan gelirken diğeri ise Kolombiya üniversitesinden teorik fizikçi ve sicim teoristi Brian Greene tarafından ortaya atıldı.

Tegmark, Scientific American dergisindeki “Paralel evrenler bilimdışı bir saçmalık mı? Çoklu evreni eleştirmek için içeriden ipuçları” yazısında çoklu evren sınıflandırmasındaki 4 modeli açıklıyor ve bunların aslında günümüze kadar gelmiş olan daha önce ifade edilmiş fizik teorileri olduğunu iddia ediyor. Bu dört model genişleyen evren, genişleyen çoklu evrenler bütünü, çökme olmayan kuantum fiziği ve dış gerçeklik fikirlerine dayanıyor.

Örneğin Tegmark’ın 1. seviye çoklu evreni için “tek bir alan o kadar büyüktür ki, evren büyüklüğünde pek çok bölgeyi içerebilir” derken, 2. Seviyede tam tersi olarak “tek bir alan, her tür alanı içeren evren büyüklüğündeki bölgelerden oluşur” diyor. 4 .seviye çoklu evren modelinde ise Tegmark orijinal bir sav öne sürüyor: “Eğer bu dış gerçeklik tamamen biz insanoğlundan bağımsızsa, o zaman tüm olası matematiksel evrenleri oluşturan dördüncü çeşit çoklu evren bulunur”