MARBURG VİRÜSÜ

Marburg virüsü ilk defa 1967’de Almanya’da laboratuvar çalışanları arasında görüldü. Laboratuvar görevlileri Uganda’dan getirilen maymunlar üstünde çalışırken bir anda viral enfeksiyonlar ortaya çıkmaya başladı. Ebola virüsüne benzeyen Marburg virüsü hemorajik ateşe yol açıyor ve bunun sonucunda hastada organ yetmezliği, şok hatta ölüme bile sebep olabiliyordu. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde 1998-2000 yılları arasında meydana gelen Marburg virüs salgınında hastaların %80’i hayatını kaybetmiştir.

EBOLA VİRÜSÜ

İnsanlarda görülen ilk Ebola salgınları 1976 yılında Demokratik Kongo Cumhuriyeti ve Sudan’da ortaya çıktı. Virüs kan ve diğer vücut sıvıları yoluyla insandan insana ve hayvandan insana geçebiliyor. Ebola virüsünün çok farklı soyları vardır. Her birinin ölümcül olma oranı farklıdır. Örneğin, Ebola Reston virüsü hasta bile etmezken, Bundibugyo soyunda ölüm riski %50’lere çıkar. Ebola Zaire’ye yakalanırsanız muhtemelen hakkın rahmetine kavuşacaksınız demektir. Zaire soyunda ölüm riski %90’lara çıkmaktadır.

KUDUZ VİRÜSÜ

Ölümcül virüsler arasında en bilinenlerden biri kuduz virüsüdür. Hayvanlardaki kuduz virüsüne karşı 1920’lerde aşı geliştirildi ve artık çok nadiren kuduz vakasına rastlanıyor. Ancak Hindistan ve Afrika’nın bazı bölgelerinde maalesef halen kuduz virüsü can almaya devam ediyor.

Virüs vücuda girdiği anda beyni hedef alıyor ve oraya yerleşiyor. Neyse ki artık bu hastalığa karşı önceden önlem alabiliyoruz ve kuduz virüsüne yakalanmış birini antikorlarla tedavi edebiliyoruz. Ancak kuduza karşı tedavi başlatılmazsa virüsün hastayı öldüreceğinden şüpheniz olmasın.

HIV

Pek çoğumuzun medyadan ve ders kitaplarından aşina olduğu HIV dünyada halen daha en ölümcül virüsler listesindeki yerini koruyor. Amerika Bulaşıcı Hastalıklar Derneği’nde görevli Dr. Amesh Adalja’ya göre HIV, dünyada en fazla ölüme neden olan virüstür. HIV’in ilk tanımlandığı 80’lerden beri yaklaşık 36 milyon hasta bu virüs yüzünden hayatını kaybetti.

ÇİÇEK VİRÜSÜ

Yeryüzünden sildiğimizi düşündüğümüz bir virüs: çiçek virüsü. 1980’de Dünya Sağlık Örgütü çiçek virüsünün kökünü kazıdığımızı açıkladı ve bir daha virüsü gören olmadı. Şu an ona rastlamıyoruz ama 80’lerden önce çiçek virüsü bulaştığı her üç kişiden birini öldürüyor, sağ kalanlarda da körlük, kalıcı yara izleri bırakıyordu. Avrupalı istilacıların Kızılderililerle ilk karşılaşmalarında yeni kıtaya çiçek virüsü getirmeleri sonucu yerlilerin %90’ı bu virüsten dolayı hayatını kaybetti. Sadece 20. yüzyılda çiçek hastalığı 300 milyon insanın hayatına mal olmuştur.