ZİMBARDO DENEYİ

1971 yılında Psikolog Philip Zİmbardo'nun liderliğindeki bir grup araştırmacı tarafından yapılan, 24'ü lisans öğrencisi olmak üzere 70 kişi arasında yapıldı.Binanın bodrum katında oluşturulan sahte hapishanede gerçekleşen deneyde, denekler rastgele olarak gardiyan ve mahkum rolü oynamak için seçildi.

Fakat deney öngörülenin aksine psikolojik hasarlar veren, tehlikeli bir durumda ilerledi. mahkum rolü üstlenen denekler duygusal travmalar geçirirken, gardiyan rolünü üstlenenlerin üçte biri gerçek sadistlik emareleri göstermeye başladılar. Mahkumların ikisi çok fazla dayanamadı ve deneyden çıkarılmak zorunda kaldılar.

Gidişatı gören Zimbardo 6. günün sonunda deneyi bitirmek zorunda kaldı.

En ünlü insan üstü deneyler arasında yer alan Zimbardo Deneyi 2 filme de konu oldu. İlki 2001 yılında Alman yapımı Das Experiment, 2.si ise ilk filmin remake'i olan Hollywood yapımı The Experiment oldu.

MK ULTRA

1950 ve 1970 arasında amerikan gizli servisi CIA tarafından yürütülen zihin odaklı birey kontrol deneyleri. CIA çalışanlarına, bürokratlara, fahişelere, ruh hastalarına, sıradan insanlara yani anlayacağınız kriter olmaksızın seçtikleri insanlara haberleri olmadan LSD verildi ve tepkileri incelendi.

Deneyin karanlık tarafı ise çok daha kötüydü. Bir çok insana yine LSD verip zindanlarda bekletmek gibi sadistlikler yapıldı. Bir çok insan bu yüzden intihar etti.

CIA deneylerini bir süre sonra amerikan vatandaşları üzerinde değil de kanada vatandaşları üzerinde yapmaya başladı. Bu sefer LSD yerine felç edici ilaçlar, elektrik şokları ve komaya soktukları insanlara aylarca aynı kelimeleri dinletmek gibi akıl almaz biçimlerde işkenceler yapıldı.

Sydney Gottlieb tarafından yönetilen projenin Kanada ayağına ise Ewan Cameron bakıyordu.

New York Times gazetesi 1974 yılında deneyleri ortaya çıkardı. Deneylerin vahşiliği karşısında halk büyük tepki gösterdi ve CIA başkanı özür dilemek zorunda kaldı. Deney yapılan insanlara ve ailelerine milyonlarca dolar tazminat ödendi.

Meşhur dizi X-Files'a da konu oldu deneyler.

BİRİM 731

Mançurya'yı işgal eden Japon Ordusu'nun yine Mançurya'da kurduğu, yahudi toplama kamplarından daha beter olduğu söylenen araştırma birimi.

1936 yılında ''salgın hastalık önleme ve su temin timi'' adı altında çalışmalarına başlayan birimin asıl olayı çok ama çok farklıydı. Kimyasal ve biyolojik silah geliştirmekten tutun da savaş silahlarının insan vücudu üzerindeki etkilerini araştırmak gibi etikle yakından uzaktan alakası olmayan deneyler yapıldı. Merkeze 731 biriminde çalışan askerler dışında yaklaşmak kesinlikle yasaktı.

İçeride olup bitenler ise tarihte eşine az rastlanan cinstendi, cinli ve az sayıda da olsa rus esirler bilimsel araştırmalar için kobay olarak kullanılıyordu. Gerek ordu doktorları, gerek insan kobaylarla deney yapmak gibi bir fırsatı kaçırmak istemeyen tokyo ve Kyoto Üniversitelerinden gelen seçme doktorlar, "maruta" olarak adlandırdıkları (japonca odun kütüğü) esirleri, tesisin ortasında bulunan ro binasında diri diri haşlıyor, basınç odalarında öldürüyor, iç organlarla ilgili bilgi edinmek icin canlıyken kesip biçiyorlardı.

Başka bölümlerde askerlerin soğuk iklim Şartlarına yönelik korunma yöntemleri için araştırmalar, esirler dondurulup öldürülerek, silah yaralanma etkileri araştırmaları ise kur$unlanan,çeşitli mesafelerde yakınlarında bomba patlatılan, süngülenen canlı esirlerle sürdürülüyordu.

Orta çağı aratmayan derin zindanlarda ise çeşitli hastalıklar bulaştırılmış esirler gözetim altında ölmeyi bekliyorlardı. tesis, kimyasal silahlar ve salgın hastalık bulaştırılmış bitler üretip, bunları balonlarla ya da uçaklarla hedef şehirlere yollamak gibi egzantrik fikirler de üretiyordu. Bit üretme kapasitesi günde milyonlarla ölçülüyor, tesiste daha başka salgın hastalık taşıyabilen hayvan ve haşere üretimi de yapılıyordu.