Belçika tarih boyunca başka ülkelerin hakimiyeti altında yaşadı. Uzun süren İspanya hakimiyetinden sonra 18. yüzyılın sonlarında patlak veren İspanya Veraset savaşlarının sonunda Belçika, Avusturya hakimiyetine girdi. İspanyol Felemenk'i olan ülkenin adı da artık Avusturya Felemenki'ydi.

1789'da meydana gelen Fransız İhtilali, Belçika'da da karışıklığa sebep oldu. Fransa, Belçika'daki asilerin haklarını bahane ederek Avusturya Felemenki'ne ordularıyla girdi. Avusturya'yı mağlup eden Fransa, Belçika'yı özgürleştirmek yerine ilhak etti. Avusturya bir süre sonra Belçika'yı geri aldıysa da Fransızlar bir yıl sonra tekrar bölgeyi hakimiyetine geçirdi. Napolyon'un askeri başarılarından sonra Avusturya, Belçika'nın Fransa toprağı olduğunu kabul etti.

Fransa'ya karşı birleşen koalisyon güçlerinin Napolyon'u mağlup etmesiyle Avrupa'nın sınırları yeniden çizildi. 1815'te Viyana Kongresi'nde diplomatlar Napolyon sonrası Avrupa'yı yeniden düzenledi. İtalya'da birçok toprak kazanan Avusturya, diğer devletleri ürkütmemek için Belçika'yı istemedi.

Belçika'nın Fransa hakimiyetine girmediği her durum Avusturya'nın işine geliyordu. Görüşmelerin sonunda Belçika, Hollanda'ya verildi. Devletin adı Niederland, yani "Alçak yükseklikte ki ülke" olacaktı. Bu devlet aynı zamanda Fransa'ya karşı bir denge unsuru olacaktı.

Aradan geçen iki asırda Hollanda ve Belçika'nın dini ve siyasi yapıları iyice birbirinden kopmuştu. Belçika nüfusunun yaklaşık yarısını Valon denilen Latin kökenli Fransızca konuşan bir halk oluşturmaktaydı ve ülke Katolik'ti. Hollanda'da ise Felemenk'ti ve ülkenin çoğunluğu Protestandı. Hollanda ticaret, Belçika ise sanayi toplumuydu.

Belçikalılar, Hollandalılar'ın neredeyse iki misli nüfusa sahipken, Kral Willem Oranje'nin baskısıyla mecliste eşit olarak temsil edilmişlerdi. Kral, Belçikalılar'ın Felemenkçe konuşmasını ve Protestanlığı benimsemesini istiyordu. Kralın baskısı Belçikalılar'ı patlamaya hazır barut fıçısına döndürdü. Ancak Avusturya Başbakanı Metternich başta olmak üzere Avrupa'nın önde gelen güçleri milliyetçiliğin yayılmasını istemiyorlardı.

Fransa'da, 1830'da başlayan hürriyetçilik akımı Avrupa'nın siyasi yapısını alt üst etti. Fransa'da kralın baskısına karşı ayaklanan hürriyet yanlıları bütün Avrupa'yı sarstı. Fransa'da kralın tahttan indirilmesi Avrupa'da 1830'dan itibaren ayaklanmalara yol açtı.

Halkın en büyük eğlencelerinden biri olan tiyatro hem etkin bir muhalefet aracı, hem de halkın bir araya geldiği sosyal merkezdi. Belçikalılar, Fransa'daki ihtilalden bir ay sonra 1830 Ağustos'unda Brüksel'de bir gösteri izliyorlardı. Oyunun konusu İspanyol idaresine karşı ayaklanan Güney İtalyalılar'dı. Bu oyun bir anda Belçikalılar'ın ayaklanmasına yol açtı. Brüksel sokakları özgürlük yanlılarının çığlıklarıyla doldu. İşçiler başta olmak üzere herkes isyana katıldı. Zengin ama adı bile olmayan toplum artık hürriyet ve kendi devletlerini istiyordu. Geçmişte bölgede yaşayan "Belgaların" ismi ülkenin yeni adı oldu.

Durumu kabullenmeyen kral, orduyu asilerin üzerine gönderdi. Hollanda ordusu karşısında dayanamayan Belçikalılar, yenilmek üzereyken İngiltere ve Fransa devreye girdi. Fransa ve İngiltere, Ocak 1831'deki Londra Konferansı'nda Belçika'nın bağımsızlığını tanıyıp, garantör oldu. Belçika müstakil bir krallık oldu ve başına İngiltere kraliyet ailesinin akrabası Leopold getirildi.

Hollanda kralı ise oldu-bittiyi kabul etmeyerek, Belçikalılar'ın üzerine harekâta devam etti. Bu gelişmeler üzerine Fransa karadan, İngiltere ise denizden Hollanda'yı sıkıştırdı. Hollanda iyice köşeye sıkışmasına rağmen Kral mağlubiyeti kabullenemedi. Müttefikler ise Hollanda'ya Lüksemburg ve Limburg tavizini vererek 1838'de Belçika Krallığı'nın kurulmasını Hollanda Kralı'na kabul ettirdi.