221 Yıldır Dibine Ulaşılamayan Gizemli Çukur
O yılın yaz aylarında adanın yakınlarından kanoyla geçen 16 yaşındaki Daniel McGinnis, adaya çıkıp yürümeye başladı. Eski bir patikadan ormanın derinliklerine yürüyen genç, ağaçsız bir bölgeye çıktı. Bu açık alanda tek bir büyük meşe ağacı vardı. Ağacın dallarından biri budanmıştı ve budanan kısımlar topraktaki bir göçüğün 5 metre kadar üstünde uzanıyordu. Bu göçük nokta Daniel McGinnis'in dikkatini çekti. Bunun bir define olabileceğini düşündü. Hemen adaya 6 km uzaklıktaki evine, Chester’a geri döndü. Ertesi gün yanında 20 yaşındaki John Smith ve 13 yaşındaki Anthony Vaughn’la Oak Adası’na döndü. Çukuru kazmaya koyulan üçlü ilk çalışma saatlerinde şaşkınlığa düştü, yüzeyin 60 cm kadar altında taşlarla örtülü bir delik vardı. Üç metre aşağıda ise giriş, meşe kütükleriyle boydan boya kapatılmıştı. Gençler çalışmaya devam ettiler, 6 m ile 9 m arasında aynı kütüklere rastladılar. Pes eden arkadaşlar, geri döndü.
Chester'a gidip bulduklarına inandıkları defineyi çıkarmak için destek aramaya başlayan gençler, maalesef bölge halkından istedikleri desteği alamadılar. Chesterlı bir kadının annesi bölgeye ilk yerleşen kişilerdendi. Kadın bir anıdan söz etti. Vaktiyle adada ateşler ve garip ışıklar görünmüştü. Bir tekne dolusu adam, ne olup bittiğini incelemeye gitmişler. Sonra da arkalarında iz bırakmadan yok olmuşlardı. Kadına göre, akıllı bir insan bu adanın yakınından geçmemeliydi.
Üçlü, bekledikleri yardımı tam 9 yıl sonra 30 yaşında hali vakti yerinde biri olan Simeon Lynds’den alabildi. Lynds, Anthony Vaughn’ın kendisine anlattığı öyküden etkilenmişti. Üç gençle araştırmalarına yardımcı olmak için bir ortaklık kurdu. Bu arada John Smith de kazdıkları yeri çevreleyen arazinin bir kısmını satın almıştı. Daha sonraki 30 yıl süresince kalan kısmı da parça parça satın almayı başardı. Sonunda adanın tüm Doğu yanı, onun mülkiyetine geçecekti. Grup 1804 yılında esrarengiz Oak Adası’na böyle çıktılar.
Aradan geçen yıllar boyunca kimse buraya el sürmemişti. ilk aşamada 27 metreye ulaşıldı ve her üç metrede bir aynı meşe kütüklerinin bulunduğu anlaşıldı. 12 metreden sonra kütüklerin üstünde bir kömür tabakası vardı, 15 metrede bir kat cam macunu, 18 metrede ise bir kat hindistan cevizi lifi bulundu. Ve 27 metreye gelindiğinde en garip şey keşfedildi, burada üzerinde bilinmeyen garip bir yazının bulunduğu bir taş vardı. Taşı çıkardılar, ancak kuyuya yoğun şekilde su dolunca çalışmalar yine yarım kaldı.