Afrikalı bir kabile topluluğu olan Dogonlar’ın kendi kökenlerini Sirius B yıldızına dayandırdığı, Dogonlar’ın Sirius’un bir çift yıldız olduğunu binlerce yıl önceden bildikleri efsanesi, UFO meraklıları tarafından yıllardır dile getiriliyor. Bir an için bu hikayenin doğru olduğunu varsayıp, Sirius sisteminin gerçekte nasıl bir yer olduğuna göz atalım:

Şu anki kütlesine bakılarak yapılan hesaplara göre, başlangıç kütlesi yaklaşık beş güneş kütlesine sahip bir yıldızın anakol evresini tamamlayıp öldükten sonra geride kalmış olan çekirdeğidir Sirius B yıldızı. Artık enerji üretemeyen bu ölmüş yıldız çekirdeklerine beyaz cüce deniliyor.

Sirius B’nin görkemli yıldız günlerinin çok kısa sürdüğü biliniyor. Kütlesi fazlasıyla büyük olduğu için maalesef sadece 150 milyon yıl kadar parlayabilmiş, daha sonrasında dış katmanlarını uzaya salarak bugünkü haline gelmiştir. Sirius sisteminin oluşmasının üzerinden geçen 150 milyon yılın ardından Sirius B bir kızıl dev yıldıza dönüşmüş, bu sırada ortalıkta ne var ne yok silip süpürmüştür.

Bugün hala hayatta olan, “Dünya’dan çıplak gözle gördüğümüz” Sirius A ise, yaklaşık iki güneş kütlesinde olan deli dolu bir yıldızdır ve ömrünü tamamlamasına sadece 500-600 milyon yıl kadar kalmıştır. Sirius a, 9 bin santigrat dereceyi aşan yüzey sıcaklığıyla, Güneş’ten 25 kat daha fazla enerji yayar. Kısacası Sirius sistemi pek tekin bir yer değildir.

Bugün yaklaşık 250 milyon yaşında olan Sirius sisteminin ilk 150 milyon yılını birbirine çok yakın Sirius A ve Sirius B yıldızlarının çılgın attığı bir dönem olarak nitelemiştik. Daha açık ifade etmek gerekirse, bu ilk 150 milyon yılda yaşananlar; değil burada yaşam oluşması, yaşama izin verebilmesi muhtemel gezegenlerin, henüz yolun başındayken kavrulup yok olması için yeterlidir. Çünkü Sirius B yıldızı ölmeden önce bir kırmızı dev yıldıza dönüşmüş, Güneş’in yaydığının binlerce katı enerji yayarak sistemdeki herşeyi kavurmuştur. Bir an için buradaki gezegenlerin çok ama çok şanslı olduğunu ve sağlam kalabildiğini düşünelim:

Sirius sisteminin şu anki 250 milyon yıllık yaşı düşünüldüğünde, bu yıldızların çevresindeki olası gezegenlerin henüz bir yerkabuğu oluşturabilecek kadar bile soğuyamamış olduğunu görebiliriz. Bu gezegenlerin tamamı şu an hala oluşum aşamasında alev alev yanıyor. Devasa volkanlar patlıyor, göktaşları tarafından bombardımana uğruyorlar ve yüzey sıcaklıkları bin santigrat derece civarlarında. Normalde gezegenlerin yüzey sıcaklıklarının düşmesi, volkanik aktivitelerin kabul edilebilir seviyelere inmesi ve tam anlamı ile soğuk ve katı bir yüzey oluşturabilmeleri için “en az” 1 milyar yıllık bir zamana ihtiyaç duyuluyor. Fakat Sirius sistemi henüz sadece 250 milyon yaşında, yani çok çok genç.

Bizim güneşimizle kıyaslarsak, güneş şu anda beş milyar yaşındadır ve beş milyar yıl daha yaşayacaktır. Bu da demek oluyor ki, yeryüzünde dinozorlar gezinmeye başladığında, Sirius A ve B yıldızları henüz oluşmamışlardı bile.