1- Svalbard Küresel Tohum Deposu (Kıyamet Ambarı), Norveç

Kıyamet Ambarı olarak da adlandırılan Svalbard Küresel Tohum Deposu dünyadaki bütün bitki tohumlarını barındıran bir depodur. Dünyayı kasıp kavuran bir felaketten sonra bile nesli tükenecek bitkilerin tekrardan dünyaya kazandırılmasını amaçlamaktadır. Depo Norveç'in Longyearbyen şehrinde dev bir dağın 130 m altına inşa edilip 2008 yılında açılmıştır. Genel bir gözlem yapabilmekle birlikte deponun içerisine girmeniz mümkün değildir.

2- Mount Weather, Virginia, ABD

Mount Weather bir felaket veya önlem alınması gereken acil durumlar esnasında devreye giren bir acil durum kompleksidir. Soğuk savaş dönemindeyken 1958 yılında Sovyet Rusya'nın Sputnik adlı uydusunu uzaya fırlatmasının ardından savunma amaçlı kurulmuştur. Sadece üst düzey devlet görevlilerinin kullanabildiği bu kompleks, hem yer altında hem de yer üstünde bulundurduğu alanlarıyla yüksek güvenlik sağlamaktadır. Washington'dan bir kaç dakikalık uçuşla erişilebilecek bu alana 11 Eylül saldırılarından sonra Dick Cheney buraya uçmuştur. Bölgede maksimum düzeyde koruma vardır ve dışarıdan kimse yakınlarına bile yaklaşamaz.

3- Woomera Yasak Bölgesi, Avustralya

Woomera yasak bölgesi adından da anlaşılacağı üzere girişin yasak olduğu bir bölgededir. Ben Türküm tabela, yasak falan anlamam der de girerseniz muhtemelen ya hayatınızı nasıl bir riskin altına soktuğunuzu bilmiyorsunuzdur ya da orantısız bir cesaretiniz vardır. Bu bölgede Avustralya ordusu düşmanını yerle bir edecek aşırı silahlarını denemektedir ve bölge dünyanın kendi alanındaki en büyük bölgesidir. Ayrıca bölgede muazzam bir yer altı zenginliği de bulunmaktadır.

4- Javari Rezervi, Brezilya

Javari rezervi, Brezilya'nın yağmur ormanlarının içerisinde yaşayan yerel halklara ayrılmış günümüz dünyasından izole edilmiş bir alandır. Bu yerel halklar ormanların o kadar derinlerinde yaşamaktadırlarki onları keşfetmek oldukça güç olmuştur. Yüksek çözünürlüklü uydu fotoğraflarından sonra bazı bölgelerde insan varlığından şüphelenilmiştir. Yetkililer daha sonraları bölgelerin üzerinde yaptıkları uçuş sayesinde buradaki halkların kendilerine bir komünite kurup ekinlere sahip olduklarını görmüşlerdir. Amazonların vahşiliğinde yaşayan bu insanları gidip ziyaret etmek ne kadar müthiş olurdu değil mi? Muhtemelen bizim için bilgilendirici ama onlar için ise müthiş derece de rahatsız edici olurdu. Sanırız yetkililer de böyle düşünmüş ve bu yaklaşık 55.000 m2'lik alanı koruma altına almışlardır. Dışarıdan kimsenin bölgeye girip yerli halkları rahatsız etmesine izin verilmemektedir.