Çinli profesör Chi Phu Tei tarafından rehberlik edilen bir arkeoloji keşif yolculuğunda, Baian Kara Ula’nın dağ mağaralarında mezar hücreleri keşfedildi. İskeletler farklı türde insan varlıklarının kalıntıları idi. İskeletler çok kırılgandı sadece 1,30 metre boyunda idi. Kafatasları genişti ve fazla gelişmişti, ama bunlar maymunların kalıntıları değildi. İlave olarak, bilim adamları mağara duvarlarında ilginç kaya çizimleri keşfettiler. Güneş, ay, dünya ve yıldızların çizimlerine eşlik eden yuvarlak miğferli varlıkları resmettiler.

Toplam, 716 taş disk bulundu. Her diskin çapı 22,7 cm ve kalınlığı 2 cm idi. Her diskin merkezinde tam olarak dairesel 2 cm lik bir delik vardı. Daha ileri analizler ince çizgi benzeri işaretleri ortaya çıkardı, bunların garip oyulmuş hiyerogliflerin sürekli çizgisi olduğu ortaya çıktı. Nesne daha önce asla karşılaşılmamış bir lisanda mikroskobik karakterlerden oluşan uzaylı yazısı ‘kaydı’ idi.

20 yıldan daha fazla süredir, bir çok uzman uzaylı yazılarını tercüme etmeye çalıştı, ama başarı elde edilemedi. 1962’de Çinli bilim adamı Dr. Tsum Um Nui sonunda gizemli nesnelerin mesajını çözebildi. Sonuç o kadar garipti ki, Pekin Akademisi Tarih Öncesi Departmanı Tsum Um Nui’nin bulgularını yayınlamayı reddetti ve hatta bunlarla ilgili konuşmayı da yasakladı. Ancak Dr. Tsum Um Nui araştırmalarına devam etti ve sonunda çalışmasının yayınlanmasına izin verildi.

Dropa taşlarının şok edici mesajı kendilerine Dropa diyen varlıklar tarafından yazılmıştı. Taş diskler uzak bir gezegenden gelen uzay yolcuları olan Dropa insanının hikayesini anlatıyordu. Uzay gemileri Baian – Kara – Ula dağlarının erişilmez bölgesine çarpmıştı. Uzay gemisinin mürettebatı dağların mağaralarına sığınmıştı. Harap olan uzay gemilerini tamir etme veya yenisini inşa etme olanağı olmadığı için, Dropa’lar kendi gezegenlerine dönemediler. Dünyada zor durumda sıkışıp kaldılar.

Barışcıl niyetlerine rağmen, Dropalar komşu mağaralarda oturan Ham kabilesinin üyeleri tarafından yanlış anlaşıldılar, Ham kabilesi yabancıları yakaladı ve hatta bazılarını öldürdü. Paragraflardan birinin tercümesi şöyle diyor: “Dropa kendi gemileriyle bulutlardan indiler. Erkeklerimiz, kadınlarımız ve çocuklarımız güneşin doğuşundan önce mağaralarda saklandı. Sonunda Dropa’nın işaret dilini anladıkları zaman, yeni gelenlerin barışçı niyetleri olduğunu kavradılar…”