Violet Jessop ismini daha önce hiç duymuş muydunuz? Duymamış olabilirsiniz, ancak bu bundan sonra unutmayacağınız gerçeğini değiştirmiyor. Hayatını denize ve okyanusa adayan 1887 doğumlu Jessop, gemilerde hosteslik ve hemşirelik görevlerini yürütmüş. Ancak hayatını ilginç kılan bunlar değil, zira kendisi aralarında Titanic’in de olduğu tam 3 gemi kazasından sağ kurtulmayı başarmış!

William ve Katherine Jessop çiftinin çocuğu olan Violet, Arjantin’de dünyaya gelmiş, ancak kendisi İrlandalı. Ailesi 1880’lerin ortasında Dublin’den küçükbaş hayvancılık yapmak amacıyla göçüp Arjantin’e yerleşiyor. Tam 9 çocuğu olan çiftin çocuklarından 3’ü çok küçük yaşlarda ölüyor. Violet en büyük çocuk. Aslında Violet de küçük yaşlarda tüberküloz olarak ölme tehlikesi atlatıyor, ancak doktorların tahminlerinin aksine yaşamaya devam ediyor. Babasının ölümünün ardından annesiyle ve kardeşleriyle beraber Britanya’ya geri dönen Violet, annesinin de ölümünün ardından Royal Mail Line’da hosteslik görevine başlıyor.

Hayatının erken dönemlerinden kısa bir kaç bilgi verdiğimize göre asıl olaylara geçebiliriz, çünkü aslında Violet için her şey o zamandan sonra başlıyor. Takvimler 1911’in 20 Eylül’ünü gösterdiğinde dönemin en büyük lüks yolcu gemisinde görevde olan Violet, gemisi savaş gemisi olan HMS Hawke ile çarpıştığında neler hissediyordu bilemiyoruz. Kaza sonrası RMS Olympic’in büyük bir bölümünü su bassa da gemi Southampton limanına geri dönmeyi başarıyor. Bu sefer çok ucuz kurtulan için Violet için kötü şans daha büyük planlar yapıyor olacak ki daha bir yıl geçmeden başka ve tarihin belki de en büyük gemi kazasına karışıyor.

1912 yılının 10 Nisan’ında Titanic’te görevlendiriliyor Violet. 4 gün sonrasındaysa Titanic Kuzey Atlantik’te bir buzdağına çarpıyor ve iki saat içinde ortadan ikiye bölünüp batıyor. Gemi batarken yaşadığı anları anlatan Violet, önce İngilizce bilmeyenler için kaza anında yapılması gerekenleri gösterebilmek için güverteye çağrıldığını söylüyor. Bu görevi yaparken tayfanın geri kalanının botlara bindirildiğini görüyor ancak görevine devam ediyor, sonrasındaysa yine kadın yolculara botların güvenli olduğunu göstermek için 16 numaralı bota çağrılıyor. Botun güvenli olduğu inanmayan yolculara gösterildikten sonra bindirilen kadın ve çocuklarla beraber Jessop’a da botta kalması söyleniyor. Bot indirilirken Titanic görevlilerinden biri kendisine bir bebek veriyor, göz kulak olmasını istiyor. Kazanın ertesi günü Violet ve botlardaki diğer insanlar Carpathia adlı gemi tarafından kurtarılıyor. Carpathia’dayken Violet bir kadının yanına geldiğini, üzerine çullandığını ve elindeki bebeği alıp hiçbir şey demeden aceleyle uzaklaştığını söylüyor. Kadının bir şeyler almak için bebeği güvertede bıraktığını ve döndüğünde bulamadığını tahmin ettiğini söyleyen Violet, o an soğuktan donmuş haldeyken kadının teşekkür bile etmemiş olmasını garip bulmadığını da ekliyor.

1916’da 1. Dünya Savaşı sırasında İngiliz Kızıl Haç’ında görevine devam eden Violet, üçüncü kazasını da bu dönemde yaşıyor. 21 Kasım 1916’da Britannic adlı gemideyken gemi deniz mayınına çarpıyor ve hızlı bir şekilde Kea adasının yakınlarında, Ege Denizi’nde suların altına gömülüyor. 30 kişinin öldüğü kazada gemi batarken Violet geminin pervaneleri tarafından çekilmemek için kurtarma botundan atlıyor, ancak yine de bu durumu engelleyemiyor. Suyun altına çekilirken kafasını kurtarma botunun alt tarafına çarpan Violet bir şekilde suyun yüzeyine tekrar yükseliyor ve kurtuluyor. Kaza öncesinde diş fırçasını yanına almış olan bu durumu “Titanic battıktan sonra en çok özlediğim şey diş fırçam olmuştu.” diyerek açıklıyor. Ayrıca bu kazadan yıllar sonra şiddetli baş ağrıları nedeniyle doktora gidiyor ve kafatasında hasar oluştuğunu öğreniyor.

Bu üç kazadan sonra bile deniz ve okyanus sevdasından vazgeçmeyen Violet, savaş bittikten sonra bir çok gemi yolculuğunda görev almaya devam ediyor. 30 yaşlarında kısa bir evlilik yaşıyor, 1950’deyse emekli oluyor. Gemide gördüğünüzde “Olamaz, yine mi?” tepkisini vermenize yol açacak kadar korkutucu bir kötü şansa sahip olan Violet, emekli olduktan yıllar sonra fırtınalı bir akşamda bir telefon aldığını söylüyor. Telefondaki kişi Violet’e Titanic batarken bir bebek kurtarıp kurtarmadığını soruyor, “Evet.” cevabı aldıktan sonra gülerek “O bebek bendim.” diyerek kapatıyor. Arkadaşı ve biyografisti John Maxtone-Graham tarafından “Bu çevrede yalayan çocuklardan biridir, eğlenmeye çalışıyorlardır senle.” cevabı alan Violet, “İyi de, sen dahil daha önce hiç kimseye bu olaydan bahsetmemiştim.” diyerek karşılık veriyor. Kayıtlara göre Violet’in de üzerinde bulunduğu 16 numaralı kurtarma botundaki tek bebek Assad Thomas adındaki biri. Yine kayıtlara göre bu bebek Carpathia’da annesiyle bir araya gelmiş.

1971 yılında 83 yaşındayken kalp yetmezliğinden ölen “Bayan Batırılamaz” takma adlı Violet’in bu ilginç öyküsüne ünlü Titanic filminde de rastlayabiliyorsunuz. İlk önce arka planda Rose Dewitt Bukater’in suitini hazırlayan Lucy karakteri, gemi batmaya başladıktan sonra cankurtaran kemerini takarak İngilizce bilmeyen yolculara yapılacakları göstermesi talimatinı alıyor. Tıpkı gerçekte olduğu gibi.