Korku sineması tarihi içinde zombi filmlerinin kendine has bir yeri bulunur. Ağır, hantal vücutları ile taze et peşine düşen bu yaratıklar korku sinemasının en gözde figürlerinden biri olmuş, zaman içinde onlar da evrim geçirerek farklı özellikler kazanmışlardır.

Genel olarak Afrika ve Haiti kültürlerinden gelen zombi öyküleri tümü ile boş sayılmaz. Aslında, yerel halkların “yaşayan ölü” efsaneleri üretmesinin ardında ürkütücü bir gerçek yatar. Tıbbi yetersizliklerden dolayı yanlışlıkla ölüm teşhisi konulan ve diri diri mezara gömülen insanların yaşadığı dehşet. Bu olguya Avrupa’da da rastlamak mümkündür. Yeni ölen insanların mezarları başına bir çan konulur ve onlara, eğer güçleri yetip de mezardan çıkabilirlerse, çanı çalarak ikinci bir yaşama kavuşmaları için şans verilirdi.

Bir grup araştırmacının Haiti’de yaptıkları çalışmalarda, böyle yanlışlıkla mezara gömmenin hala geçerli olduğu görülmüş, hatta bu korkunç deneyimi yaşayan talihsiz bir kadının ailesi ile ropörtaj yapılmıştı. Batıl inançların etkisinde olan insanlar konuyu kötü ruhlarla açıklamaya çalışsalar da, gerçek aslında meydandaydı. Mezardan çıkabilecek kadar enerjisi olan insanlar yoğun bir çaba sarfederek üzerlerindeki topraktan kurtuluyorlar fakat bu yaşam savaşı içinde iki büyük bedel ödemek zorunda kalıyorlardı. Birincisi mezara gömülme deneyiminin bilinçli bir insan üzerinde oluşturduğu korku dolu travma, ikincisi ise bu süre içinde beynin oksijensiz kalmasından dolayı oluşan kısmi felç, hareketlerde tutukluk, konuşma yetisinin kaybedilmesi. Yani kişinin kısmen yaşayan bir ölüye dönüşmesi.

Bu yerel öyküler dünyanın dört bir yerinde etkili olsa da, konuyu asıl üne kavuşturan elbette ki Hollywood sinemasının sanat gücüdür. Tıpkı vampir ve kurtadam öykülerinde olduğu gibi, Hollywood zombi figürleri oluşturmuş, onlara bazı özellikler vermiş ve çağın film anlayışına göre zombi karakterlerinde değişiklikler yapmıştır.

Peki bir cesedi zombi yapan temel özellikler nelerdir ?

Öncelikle zombi kelimesinin kökenleri üzerinde bazı tezleri aktarmak isterim. Zombi Sinemasının Tarihi (The Complete History of Zombie Cinema) isimli çalışmasında Jamie Russell, dilin kökenlerini inceleyen bilimcilerin çeşitli ihtimaller üzerinde durduklarını belirtir. Zombi kelimesinin etimolojik kökleri Fransızca “ombres” (gölgeler), Kızılderili dili “jumbie” (hortlak), Afrika Bonda dili “zumbi” ve Kongo’ca “nzambi” (ölü ruh) kelimelerinden gelmiş olabilir. Veya bazı Haiti yerlileri tarafından kullanılan ve ölü insan ruhu anlamına gelen “zemis” veya “zonbi” kelimelerinden türetilmiş olabilir. Farklı kültürlere ait kelimeler olsa da, zombi kelimesi ağırlıklı olarak Haiti kültürü ile özdeşleşmiştir. Haiti köylüleri, bazı insanların öldüklerini ve cenazelerinin toplum önünde toprağa verildiğini fakat bir süre sonra onların “boko” adı verilen bir büyücünün yanında görüldüklerini anlatmışlardır.