Evliliğin tarihi insanlık tarihinden daha eskidir. Tabiat bilginleri, evliliğin önce hayvanlarda başladığını örneklerle ispat etmişlerdir. Meselâ maymunlar, bugünün ölçülerine göre tam mânasıyla mazbut bir evlilik hayatı sürmektedirler. İlk insanların mağara devrinde, beğendikleri kadınları mağaralarına götürdükleri, hiçbir sorumluluğu, kanuni, dini yükümü olmayan bir evlilik kurdukları biliniyor. Zamanla, çeşitli medeniyetler kurulmaya başlayınca, kadın-erkek münasebetleri de her medeniyetin geleneklerine göre çeşitli şekiller aldı.

Sümerlerde Evlilik — Sumerli genç kızların tapınaklara adanmaları âdetti. Kızlar buralarda tanrının temsilcileriyle beraber yaşarlardı. Bunun dışında evlilik ise birtakım kanunlara bağlıydı. Sümer kanunlarında ana ile babanın çocukları üzerinde eşit hakları vardı. Yalnız, bazı hallerde erkek karısını satabilirdi. Kocalarını aldatan kadınlar ölüm cezasına çarptırılırlardı. Çocuk sahibi olamıyan kadını boşamak da erkeğin hakkıydı.

Eski Mısır’da Evlilik — Mısır’da firavunlar kızkardeşleriyle evlenmeyi âdet edinmişlerdi. Böylece, tahta geçeceklerin tam ma-nasiyle firavun kanından olması sağlanıyordu. Zamanla, kızkardeşle evlenme usulü halk arasına da yayıldı. Firavunların, ayrıca, memleketin en seçkin kızlarından kurulu kalabalık haremleri de vardı. Eski Mısır’da boşanmalar pek azdı. Evlilik çoğunlukla iyi düzenleniyordu. Kadınların hâkimiyeti çok fazlaydı.

Babil’de Evlilik — Babil’de erkekler deneme mahiyetinde olmak üzere bir kadınla yaşıyabiliyorlardı. Kanuni evlenmeyi ise tamamen anne ile babanın hazırlaması adetti. Evlenecek çağda kızı olan babalar, yılın belli bir gününde, kızlarını alıp şehirlerin büyük alanlarına getirirlerdi. Evlenmek isteyen erkekler de bu alanlarda toplanır, kendi zevklerine göre bir kız seçmeye çalışırlardı. Evlenecek kızların tanıtılmasını bir memur üzerine alır, kızların hepsini teker teker açık artırmayla satardı. Bundan sonra da evlenmenin kanuni tarafına geçilirdi.

Çin’de Evlilik — Çinde evlilik aşkla pek ilgili değildi. Ayrı cinsten gençler birbirlerinden uzak çevrelerde yetiştirilirler, pek temas ettirilmezlerdi. Çin’de de evliliği anne ve babalar kararlaştırır, her türlü hazırlığı onlar yapardı. Yaşı geçip de evlenmeyen erkeğe iyi gözle bakılmazdı. Çinliler, nüfuslarını bir an önce artırmak için gençleri evlenmeye teşvik ederlerdi.

Eski Yunanlılar’da Evlilik — İlk çağlarda evlilik bir nevi alışveriş sayılıyordu. Kızın babası ona çeyiz verirdi, fakat damat da kaynatasına değerli hediyeler vermek zorundaydı. Yunanlılar, aşkın evlilikten sonra geldiğine inanmışlardı. Ünlü şair Omeros’un devrinde Yunanlı kadın, kocasına olan sada-katiyle ün salmıştı. Fakat Yunanlı erkek karısına asla sadık kalamıyordu. Bunlara rağmen evlilik iyi işliyen bir müesseseydi.

Sparta’da Evlilik — Eski Yunanistan’da Spartalı kocalar, karılarını yüksek mevkideki kimselere kiralayabiliyorlardı. Erkeğin en büyük gayesi sağlam, kuvvetli, kabiliyetli çocuklar yetiştirmekti. En uygun evlenme çağı erkekler için, kadınlar için 20 yaştı. Evlilik doğrudan doğruya ana-babanın önayak olmasıyla gerçekleşirdi. Yalnız, evlenme çağları geçip de evlenemeyen kadın ve erkeklerin bir an önce kendilerine eş bulabilmelerini sağlamak için ayrı bir usul de vardı: Evlenmek isteyen kadın ve erkekler karanlık, büyük bir odada buluşurlar, erkekler, kadınların yüzlerini hiç görmeden, eşlerini seçerlerdi. Spartalılar, karı-kocaların birbirlerini hiç aldatmadıklarını ileri sürer, bununla övünürlerdi. Boşanma da pek azdı. Spartalı ünlü general Lysandros karısını bırakıp ondan daha güzel bir kadınla evlenmek istediği için cezalandırılmıştı.

Müslüman Alemi’nde Evlilik — Müslümanlarda evlilik kutsal bir müessese sayılırdı. İslam dini bazı şartlarla erkeğin dört kadın almasına izin verdiği için Müslüman erkekleri bazen birkaç kadınla evleniyorlardı. Erkeğin bir sözü boşanmaya kafiydi, fakat kadının boşanması zordu.