Bugün bir çok kültür inançları gereği tanrıya kurban veriyor. Kurban kavramını çok eskilere dayandığını ve neredeyse dünyanın her yerinde çok sayıda kültürde yansımasının olduğunu biliyoruz. Arkeolojik bulgularda ortaya çıkan kutsal metinler kurbanların tanrılara sunulduğu sunaklar ve ayinleri anlatan çizmler tarihimize işık tutarken bazı ürkütücü sonuçlarıda ortaya çıkarıyor.

İnsan gelişmeye başlayan beyninin etkisiyle doğayı farklı bir açıdan yorumladığından beri doğanın olağan akışına karşılaştıkları doğal afetleri kızgın ilahlar adlandırmaktaydı. Onlara göre kızgın tanrılara hoş görümlülüğün bir yolu onlara hediye sunmak olmalıydı. Bazen bir hayvan, bazen bir bitki bazen de bir insan. Haytını avcı-toplama olarak geçiren insan topluluklarının tarım yapmaya başlaması hayat tarzlarında geri dönüşü olmayan değişikliklere yol açtı. Tarım alanlarının çevresine kurulan şehirler, tarımla birlikte büyük hızla artan nüfüz toprağa ekilen tohumlara büyük bir bağımlılık yaratdı. Zaten az sayıda olan ekin türü en ufak bir dalgalanmada toprağa bağımlı toplumu kıtlıkla karşı-karşıya bırakıyordu. Ayrıca tarımın görkemi toprağa verilen tohumların milyonlarca insanı besleyen ürünlere dönüşmesini sağlayan doğadakı muazzam denge sınırlı ufka sahip ilk topluluklar için inanılmazdı.Bu düzeni sağlayabilecek kimseler ancak tanrılar olmalıydı ve herhalde kendilerine bu kadar nimeti hiç bir karşılık olmaksızın sunmazlardı. İnsan kurban etme rituellerinin temelide tam bu noktaya işaret ediyor. Kültürler ve inançlar insan topluluklarının ve yaşam biçimlerinin doğrudan tezahürüdürler.

Mayalar için toprak herşeydi. Mısır da en önemli besinlerindendi. Eger toprak mısır vermeyi keserse neler yaşayacakları korkusu onlara ilginç şeyler yaptırdı. Maya mitolojisinin yaradılış hikayelerinden birsine göre insan mısır ve tanrıların kanından yaratılmışdır. Mayalar inançlarına çok önem verirlerdi. Onlara göre tanrılar daima tapınılması ve yatıştırılması gereken varlıklardı. Onları sakinleştirmenin sadece kan yolu ile olabileceği inançları kan akıtma rituellerinin doğmasına sebep oldu. Eger bu rituelleri yapmazlarsa tanrılar kosmik felaketlerle ve kaosla onları cezalandıra bilirlerdi. En önemlisi ise onlara göre tanrıları şereflendirmek ve onlara kurban vermek dünyadakı düzeni ve tarımsal döngünün devamını sağlayacaktı. Kan akıtma uyğulamaları önemli günlerin olmazsa olmazıydı. Kan dökme ayinleri aynı zamanda kraliyetin devamı içinde gerekli görülüyordu. Kraliyet üyeleri kanlarını sunmak zorundaydı. Kraliyetin kadınları genelde dillerini erkekleri ise penislerini kan dökmek için kullanırlardı. Kan dökme geleneğinin doruğa ulaştığı noktaysa insan kurbanıydı. Maya medeniyeti bahsettiğim sebeplerle insan kurban etme geleneğini asırlarsa sürdürdü. Kurban ayinleri onlar için o kadar önemliydi ki, kurban edilecek esrler bulmak için savaşlar yaptıkları oluyordu. Çünkü bir tanrıya verile bilecek en iyi kurban yüksek rütbeli bir esrdi. Çok çeşitli kurban rituelleri uyğuladılar. En çok kullanılan öldürme yöntemleri kafa kesme, kalp sökme ve okla infaz etmekdi. Diger bir yontem ise derin obruklara fırlatarak kurban vermekti. Yapılan incelemelerde kadın erkek çocukayrımı olmaksızın bir çok kurbana ait kemik bulundu. Mayalar kurban rituellerinden once kurbanı maviye boyarlardı. Mavi yağmur tanrısını sembolize ediyordu. Yağmur tanrısına yapılan bu jest onlara mısır yetiştirmeleri için yağmur olarak dönecekti elbette.