Aşil (Achille veya Akhileus) Yunan mitolojisinin en önemli kahramanlarından birisidir. Homeros'un M.Ö. 720 yılında yazmış olduğu 16.000 dizelik İlyada Destanı adlı mitolojik eserinin baş karakterlerindendir.

Hikayeye en başından başlayalım. Yeryüzündeki suyun tanrıçası, güzeller güzeli Thetis ile Zeus birlikte olmak ister. Ama bir kehanet işleri değiştirir. Kehanete göre Thetis'ten doğacak çocuk babasından daha güçlü olacaktır. Bunun üzerine Tanrılar Thetis'le evlenmek istememiş, onu bir ölümlü olan Phatya kralı Peleus ile evlendirmişler. Bir tanrıçayla bir faninin evliliğinden, yarı-tanrı olan Aşil dünyaya gelmiştir. Aşil'in annesi Themis, oğluna ölümsüzlük kazandırmak için, onu ölümsüzlük nehri Styx'de yıkar. Ancak Thetis'in elini bu nehre sokması yasaktır. Thetis, elleriyle Aşil'in topuklarından tuttuğu için, Aşil'in topukları yıkanmamıştır. Aşil bu sayede ölümsüzlük kazanır, tek bir şartla; topuklarından vurulmadığı sürece. Aşil büyüdüğünde dünyanın en büyük savaşçısı olur. Karşısında düşman dayanmaz.

Efsaneye göre, Truva Kralı’nın 50 oğlundan birisi ve “ölümlü erkeklerin en güzeli” olarak bilinen Paris, Sparta’da Kralı Menelaos’un konuğu iken, Menelaos’un güzeller güzeli karısı Helen'i görür ve aşık olur. Helen de Paris'in aşkına karşılık verir ve birlikte Truva'ya kaçarlar. Menelaos'un şerefi iki paralık olmuştur ve intikam ateşiyle yanmaktadır. Kılıçlar kınından çekilir. Menelaos, güçlü kardeşi Mykene Kralı Agamemnon’dan yardım ister. Akhalar denilen Yunan şehir devletleri güçlerini birleştirip, yapılan küstahlığa haddini bildirmek ve kaçırılan Helen'i geri almak için bir ordu kurup Truva kapılarına dayanır.

Aşil de, Truva Savaşı'na katılıp öleceği kehanetine rağmen, adının sonsuza kadar anılması, nesiller boyu kahramanlıklarının anlatılması için, o güne kadar yaşanmış en büyük savaşa katılmaktan geri kalmaz. Agamemnon'un liderliğindeki orduya katılır. Sefer sırasında yapılan muharebelerde topladıkları ganimetler paylaşılırken büyük bir kavga çıkar; Büyük savaşçı yarı-tanrı Aşil ile Akha ordularının komutanı Agamemnon, esir kızlardan birisi için birbirine girer. Agamemnon, kızı Aşil’in elinden alır. Aşil deliye döner, savaştan çekilip çadırına kapanır ve tanrıça olan annesi Thetis’den tek bir şey ister: "Ben savaşmadığım sürece Akhalar zafer kazanamasın!" Bundan sonra, Akhalar ile Truvalılar arasında sayısız muharebe olur. Aşil hiç birinde yoktur. Bir türlü yenişemezler. Üstünlük bir Truvalılara, bir Akhalara geçer. Savaş 10 yıl daha devam eder.

Akhalar, Aşil savaşa dönmezse hiçbir şey elde edemeyeceklerini anlamıştır. İkna etmesi için Aşil’in kuzeni aynı zamanda can yoldaşı Patroklos elçi olarak Aşil'e yollanır. Patroklos arkadaşına yalvarır yakarır, ama Aşil'e laf anlatamaz, en sonunda "Korkunç Aşil, ne sarsılmaz yüreğin varmış senin, istemem hiçbir zaman, girmesin yüreğime, öfkenin böylesi’ diyerek pes eden Patroklos "Sen gelmesen bile ben savaşacağım" der Aşil'in çadırından ayrılır. Savaşta büyük yiğitlikler gösteren Patroklos nice Truvalı askeri öldürür. Karşısına, Truva’daki en güçlü ve en yiğit adamı çıkar; Truva Kralı'nın büyük oğlu Hektor... Canı pahasına ülkesini savunan Hektor, Aşil’in dostu Patroklos'u kendi elleriyle öldürür.

Kara haber Aşil'e ulaştığında, öfkeden deliye döner. İki eliyle ocağın küllerini avucuna alıp yüzüne bastırır. Çığlığını duyup çadırına gelen annesine intikam yeminleri eder: "Hektor kargımla vurulup can vermezse, Patroklos’u öldürmenin cezasını ödetmezsem ona, yaşamak benim neyime!" Aşil, böylece savaşa geri döner. Azgın kudurmuş bir canavar gibi düşmana saldırır. Bir sürü Truvalı askeri katleder, savaş meydanını kızıla boyar, cesetleri Skamandros ve Simoeis ırmaklarına atar. Nehirler kan rengi akmaktadır. Truvalılar korku ve dehşetle kaçıp kentlerine sığınırlar. Bir tek yiğit Hektor kalır surların önünde. Aşil’in karşısına çıkar. teke tek vuruşurlar.

Aşil tanrıların da yardımıyla öldürmeyi başarır Hektor'u. Can verirken Hektor'un ağzından şu sözler dökülür: "Senin ne olduğun yüzünden belli, demirden bir yürek var göğsünde. Ama uyanık ol, uğramayasın tanrı lanetine." Aşil'in öfkesi hala dinmemiştir. Hektor'un cesedini arabasının arkasında sürükleyerek Truva surların etrafını yedi kez dolaşır. Cesedini de vermez Truvalılara. Hektor’un babası Truva Kralı, Aşil'e yalvarır, oğlunun cesedini vermesi için. Yüreği yumuşayan Aşil, Hektor'un cesedini kendi elleriyle yıkayarak teslim eder babasına. Bir kahramanın şanına yaraşır bir cenaze töreni düzenlenir, Truvalılar ağıt yakar Hektor'un arkasından.

Savaş hala devam etmektedir. İntikamını alan Aşil, savaşın çıkmasına sebep olan, Helen'i kaçıran Paris’in attığı zehirli bir okla topuğundan vurulur. Tek zayıf noktasından aldığı yara, ölümüne sebep olmuştur. Aşil'in okla vurulduğu bölge baldırda bulunan kasların topuğa bağlandığı yerdir. Burası vücudun en güçlü tendonudur ve 500 kg.lık gerilmelere bile dayanıklıdır. Tendona bu efsaneden esinlenilerek Aşil tendonu ismi verilmiştir. Aşil tendomu rahatsızlıkları çok sancılıdır. Zedelenmesi durumunda yürüme esnasında ağrı ve acı verirken kopması durumunda ise yürümeyi imkansız hale getirir. Ödem oluşması halinde iyileşmesi çok zordur ve sürekli tekrarlanır.

Hektor ve Aşil öldü ama savaş hala bitmemişti. Ve hepimizin bildiği son; Akhalar, onca yıllık mücadelenin sonunda savaşmaktan vazgeçtiklerini, geri çekildiklerini ilan eder, hediye mahiyetinde dev bir tahta at yapıp Truva surlarının önüne bırakırlar. Hediyeyi memnuniyetle kabul eden Truvalılar, atı şehre alır ve kutlamalar başlar. Ama atın içinden Akha askerleri çıkar ve şehri ele geçirirler. Kenti yerle bir eden Akha askerleri, erkekleri sağ bırakmaz, kadınları da ganimet olarak bölüşür. Bu yıkımdan sadece çok az Truvalı kurtulabilmiştir. Kurtulanlar İda Dağı'na kaçar, orada bir gemi yaparak denizlere açılırlar. Bir efsaneye göre bu kaçan Truvalılar, İtalya'ya gidecek ve burada Roma şehrini kuracaktır.