Tarihi çok eskilere dayanan, Dünya tarihinde çok önemli roller oynamış İstanbul’un elbette hakkında anlatılmış birçok İstanbul efsanesi bulunmakta. Biz de İstanbul hakkındaki efsaneler arasından ufak bir derleme yaptık.

İstanbul’un Kuruluşu Efsanesi

Efsaneye göre Koressa’nın oğlu Yunanistan’ın Megara kentinden genç Byzas yandaşlarıyla birlikte bölgedeki baskılardan kurtulmak yeni bir kent kurmak ve özgürlüğünü ilan etmek için yola çıkar.

Delfoi kentindeki herşey bilen bir kahine şehri nereye kuracağını danışır. Kahin “Kentini kuracağın yer körler ülkesinin tam karşısında olacak.” kehanetinde bulunur. Byzas yola çıkar, ama tüm çabasına rağman körler ülkesi diye bir yer bulamaz.

Sonunda mola verdikleri bir deniz kıyısında karşı sahile bakar ve düşünür: “Bu insanlar kör mü burası varken orada oturulur mu?” Kahinin sözleri aklına gelir ve şehri bulunduğu yerde kuramya karar verir. Karşı kıyıda yer alan şehir “Khalkedonia” yani bugünkü Kadıköy’dür

Temelleri Sarayburnu sırtlarında atılan kente kurucusunun adı olan Byzas’tan dolayı “Byzas’ın kenti” anlamında “Byzantion” denmiştir.

İstanbul’un Altındaki Tüneller

Efsaneye göre İstanbul şehrinin altının birbirlerine bağlı tünellerle kaplı olduğu, bu dehlizlere Yerebatan Sarayı’daki gizli bir bölmeden erişilebildiği ve Marmara Denizi’nin altından da devam eden bu tünellerin Kınalıada’ya kadar uzandığına inanılıyor.

Tünellerin Kapalıçarşı’nın da altında geçtiğine inanılan efsaneye göre, çarşının gizli tutulan bir yerinden de bu dehlizlere girmek mümkün. Geçidinn bulunduğu bölgede yemek takımı üzerinde çalışan gümüş kaplama atölyelerinin bulunduğu, çalışanlara ise işe başladıkları gün söz konusu dehlizlerden kimseye bahsetmemeleri için Kuran-ı Kerim’e el bastırıldığı iddia ediliyor.