Tarihi kaynaklarda birçok isim olmasına rağmen Osmanlı'nın en ünlü celladı şüphesiz ki Evliya Çelebi'nin de çokça bahsettiği Kara Ali idi...

17. yüzyılda görev yapan Kara Ali'nin hakkında birçok kaynaktan çok şaşırtıcı bilgiler bulunabiliyor.

Osmanlı tarihçisi Naima ve Evliya Çelebi'nin de şöhretinden söz ederek adını andıkları bu cellâtbaşı, yamağı Hamal Ali ile birlikte, bir padişah (Sultan İbrahim), 10’dan fazla sadrazam, bir o kadar da vezir ve paşanın canını aldı. Hatta boğarak öldürdüğü ve sonrasında cesedine taş bağlayarak Marmara sularının derinliklerine attığı ünlüler arasında, şair Nefi bile var. İdam ettiği insanların sayısı belli olmayan bu acımasız celladın infazından kaçmaya çalıştığı tek kişi vardı; o da “Deli” lakabıyla anılan Sultan İbrahim'di.

Kara Ali hakkında Ağustos 1952’de, Resimli Tarih Mecmuası’nın 32. sayısında, Ahmet Refik Altınay, “Osmanlı tarihinin korkunç siması: Cellat Kara Ali” başlıklı bir yazı yayınladı. Şimdi paylaşacağımız bölümde Sultan İbrahim'in nasıl katledildiği tasvir edilmekte;

"...Cellat Kara Ali’nin en mühim eseri, Sultan İbrahim’in katliydi. Kara Ali; şeyhülislam, Sadrazam Sofu Mehmet Paşa, kazasker ve şakirdi Hamal Ali ile hep birlikte, Sultan İbrahim’i boğmaya gittikleri zaman, sanatında ilk defa büyük bir zaaf göstermişti. Kara Ali, IV. Murat zamanından beri vezirler kesmiş, şeyhlerin boynunu vurmuş, devletlûler boğmuştu; fakat padişaha el uzatmaya cesaret edemiyordu. Sultan İbrahim, perişan ve müteessir, ağlıyor feryat ediyordu. Kara Ali, kimsenin haberi olmadan sıvışmıştı. Sadrazam elinde değnek, onun peşinden koştu: “Bre kani şol melûn!” diye bağırıyordu. Fakat Kara Ali, kelleleri bir vuruşta uçuran emektar cellat, bu cinayeti irtikâp edemiyordu. IV. Murad’ın has celladı, sadrazamın ayağına kapandı, ağladı: “Devletlû, beni katl eyle, havf ile ra’şeden elim ayağım tutmaz” dedi. Bütün vücudu titriyor, sadrazama ağlaya ağlaya yalvarıyordu. Kara Ali yalvardıkça sadrazam değnekle yüzüne gözüne vuruyor, mütemadiyen, “Bre melûn! İşin gör!” diye bağırıyordu. Nihayet Kara Ali, şakirdi ile beraber, Sultan İbrahim’in mahpus olduğu odaya girdi, feryatlar ve gözyaşları içinde Sultan İbrahim’i boğdu. Cellatlıkla temayyüz eden Kara Ali, kalbinde zayıf bir merhamet noktası bulunduğunu göstermiş, bu cinayeti irtikapta teehhür ettiği için müftii enâmın ve sadrazamın itabına duçar olmuştu.”