Ömer Seyfettin ölüm tarihi olan 6 Mart 1920'ye kadar geçen zamanda birçok eser kaleme aldı. Bu dönemde 10 kitap dolduran yazar 125 de hikaye yazdı. Hikaye ve makaleleri Yeni Mecmua, Şair, Donanma, Büyük Mecmua, Yeni Dünya, Diken, Türk Kadını gibi dergilerle Vakit, Zaman ve İfham gazetelerinde yayınlandı. Bir yandan öğretmenlik görevini sürdürdü.

Ömer Seyfettin'in hastalığı 25 Şubat 1920'de artınca 4 Mart'ta hastaneye kaldırıldı. Ünlü yazar, 6 Mart 1920'de Haydarpaşa Hastanesi'nde hayatını kaybetti. Önceden teşhis edilememiş olmakla beraber, yapılan otopsi sonucunda hastalığının "şeker" olduğu anlaşılmıştır.

Cenazesi önce Kadıköy Kuşdili Mahmut Baba Mezarlığı'na defnedildi. Daha sonra buradan yol geçeceği veya araba garajı yapılacağı gerekçesiyle mezarı 23 Ağustos 1939'da Zincirlikuyu Mezarlığı'na nakledildi.

ÖLÜMÜNÜN ARDINDAN

Ömer Seyfettin'in en yakın arkadaşı olan Ali Canip Yöntem, onun hayatını ve mizacını anlatan Ömer Seyfettin ve Hayatı adlı bir kitap yazdı. Bu kitap 1935 yılında yayımlandı. Kısa bir süre sonra da bütün hikâyeleri bir kitap serisi halinde basıldı.

CESEDİ KADAVRA OLARAK KULLANILDI

Ömer Seyfettin, 6 Mart 1920 tarihinde Haydarpaşa Hastanesi'nde hayatını kaybetti. Ünlü yazarı hastanede kimse tanımıyordu. Bu yüzden sahipsiz olduğu düşünülüp bedeni kadavra olarak kullanılmak istendi.

Tıp öğrencilerinin etrafında toplandığı ceset kadavra yapılmak üzere kesildi. Daha sonra gazetede yayınlanan fotoğrafı görenlerin bir kısmı Seyfettin'i tanıyıp hastaneye koştu. Fakat ünlü yazarın başı çoktan kesilmişti. Vefatından 19 yıl sonra kemikleri Asya'dan Avrupa'ya nakledildi.