Kur’an-ı Kerîm’de Bakara suresinin yüz ikinci ayetinde adları zikredilen iki kişi. Kur’an-ı Kerim’de ayrıntısıyla tanıtılmadığı için Harut ile Marut hakkında kesin ve net bilgilerden yoksunuz. Bu konuda birbirini tutmayan çeşitli rivayetler ve yorumlar vardır. Ancak Hz. Süleyman döneminde Babil’de yaşayan ve insanlara sihir öğreten iki kişi oldukları konusunda İslam âlimlerinin çoğunluğu görüş birliğindedir.

Harut ve Marut’un kimler olduğu konusunda ortaya çıkan ihtilafın çeşitli nedenleri vardır. Birincisi, bu iki kişinin insan mı, melek mi yoksa şeytan mı olduğu tartışmalı bir yöndür. Bu noktadan dört ayrı görüş ileri sürülmektedir. Cebrail ile Mikaildir; iki kabiledir; Cebrail ve Mikail dışında iki melektir; iki insandır. Bu konuda ayrıntıya girmeden önce Kur’an-ı Kerim’deki sözkonusu ayete bakalım; Bakara Sûresinin geniş bir bölümünde yahudilerden sözeden ayetler onların ne kadar inatçı bir kavim olduğunu, hak söz karşısında kalplerinin ne derece katılaştığını anlattıktan sonra yüz ikinci âyetinde onların Hz. Süleyman dönemine değiniyor: “… Ve onlar Şeytanların Süleyman’ın mülkü aleyhine uydurdukları şeylerin ardına düştüler. Halbuki Süleyman asla küfretmedi. Sadece şeytanlar küf rettiler. Onlar insanlara sihri ve Babil’deki iki meleğe -Harut ile Marut indirilenleri öğretiyorlardı. Bu iki melek ise Biz ancak fitneyiz, sakın küfretme’ demedikçe kimseye sihir namına birşey öğretmezlerdi. Onlardan koca ile karısını ayıracak şeyler öğrendiler. Halbuki bunlar, Allah’ın izni olmadıkça o sihirle kimseye zarar verici değillerdi. Onlarsa kendilerine zarar verip fayda vermeyen Şeyleri öğreniyorlardı. Andolsun onlar sihri satın alan kimse için âhirette hiçbir nasip olmayacağını biliyorlardı. Ne fena bir şey karşılığında nefislerini sattılar. Şayet bilmiş olsalardı” (el-Bakara, 2/102)

Konu yahudiler ya da Hz. Süleyman olmamasına rağmen dönemin genel durumu bilinmeden Harut ve Marut tam mânâsıyla anlaşılamaz. Hz. Süleyman öyle bir yetkiyle donatılmıştı ki Allah tarafından sadece insanlar değil bütün hayvanlar ve cinleri de egemenliği altına almış ve güçlü bir hükümdarlık elde etmişti. Allah’ın ona verdiği bu üstünlük sebebiyle ona karşı olanlar “Süleyman’ın sihir yaptığını, işlerini sihirle yürüttüğünü” ortaya attılar. Ayrıca toplumda sihirbazlar türedi ve sihir ilimleri gelişti. Sihirbazlar daha önce bilinmeyen şeyleri ortaya çıkardılar ve peygamberlik iddiasında bulundular.

Hz. Süleyman’a verilen gücün mucize olduğunu anlamayıp, bunu sihirle açıklayan topluma Allah, sihirle mucizenin aynı şey olmadığını göstermek için kendilerine sihir öğretmek üzere Harut ve Marut’u görevlendirdi.Bu kısa ön açıklamadan sonra Harut ve Marut hakkında ortaya atılan görüşleri ele alabiliriz.Hârut ile Mârut’un kimliği: Âyette onlardan “melekeyn” şeklinde bahsedilmektedir. Kelimenin Arapça telaffuzunu “melekeyn (iki melek)” şeklinde okuyanlara göre Harut ile Marut iki melektir.