Oğlu Osman Gazi'ye küçük bir beylik ve askeri olarak tecrübeli kumandanlar bırakan Ertuğrul aynı zamanda iyi bir siyaset adamıydı. Hayatını milletine adamış büyük bir dava adamıydı. Ertuğrul Gazi, cömert, şefkatli, asil, fedakar, heybetli, adil, sabırlı ve dindar biriydi. Oğlu Osman Gazi´ye yaptığı vasiyeti ile altı asır boyunca ayakta kalacak olan bir devletin idarecilik ruhunun temellerini atmıştır.

Babası Süleymanşah, annesi Hayme Ana'dır. Eşi Halime Hatun'dur. Osmanlı Devleti'nin kurucusu olan Osman Bey'in babasıdır. Ertuğrul Gazi'nin diğer oğulları Saru Batu Savcı Bey ve Gündüz Bey'dir. Ertuğrul Gazi'nin kardeşleri ise Sungur Tekin, Gündoğdu ve Dündar'dır.
IX.asırda Ertuğrul Gazi'nin ataları, yaklaşık 50 bin veya 70 bin hane olmak üzere diğer Oğuz boyları ile beraber Moğol istilasının da etkisiyle Buhara ve Semerkant (Özbekistan) üzerinden Ceyhun nehrini (Amuderya'yı) geçerek Horasan (Türkmenistan) bölgesinin Merv /Mohan şehrine yerleştiler.

XI.asrın 2.yarısında Selçuklular'la beraber Azerbaycan üzerinden Doğu Anadolu'ya Van Gölü'nün batısında yer alan Ahlat'a ulaştılar. Burada Selçuklu Beyleri ile beraber Gürcüler'e ve Trabzon Rum İmparatorluğu'na karşı gaza ve fütuhata katıldılar. Bir süre bu bölgede kaldıktan sonra Erzurum ve Erzincan'a, oradan da güneye inerek Halep taraflarına göç ettiler. Bir rivayete göre; Kayıhanlıların reisi Gündüzalp (Süleymanşah), Halep'te Caber Kalesi'nin kuzey batısında Fırat nehrini geçerken boğularak vefat etmiştir. Şimdi Türk Mezarı olarak bilinen Suriye'deki bu mezar Süleymanşah'a atfedilmektedir.

Gündüzalp'in vefatı üzerine, Kayıhanlılar'ın bir kısmı Halep'te kaldı, bir kısmı ise Çukurova'ya göç etti. Çukurova'da da Kayıhanlılar ikiye bölündü. Aşiretin bir kısmı Gündüzalp'in dört oğluyla birlikte kuzeydoğuya doğru hareket ederek Erzurum-Pasin ovasına, Sürmeliçukur'a göç etti. Burada aralarında anlaşmazlık çıktı. Gündüzalp'in büyük oğulları Sungur Tekin ve Gündoğdu'nun da içinde bulunduğu aşiretin bir kısmı asıl yurtlarına, Horasan'a döndüler. Ertuğrul Gazi, annesi Hayme Ana ve küçük kardeşi Dündar'ın bulunduğu aşiret ise bir müddet Sürmeliçukur'da kaldıktan sonra batıya doğru hareket etti. Bir rivayete göre; bu yolculuk sırasında Erzurum-Sivas arasında yer alan Yassı Çimen'de Selçuklular ve Harezmşahlar arasındaki savaşta Ertuğrul Gazi idaresindeki Kayıhanlılar Selçuklu safında yer almışlar ve Harezmşahlar'ın yenilmesini sağlamışlardır. Bir başka rivayete göre ise; Kayıhanlılar Sivas-Hafik'te gerçekleşen Selçuklu-Moğol savaşında yenilmek üzere olan Selçuklu ordusuna yardım ederek Selçukluların safında yer almış ve Moğolların yenilmelerini sağlamışlardır.
Selçuklu Sultanı I.Alâeddin Keykubat, Ertuğrul Gazi idaresindeki Kayıhanlıları bu savaşlardaki hizmetlerinin karşılığında ödüllendirdi ve Ankara'nın batısındaki Karacadağ'ı kışlak-yaylak olarak verdi. Bu müjdeli haber Kayıhanlılar Kayseri'de bulunurken, Selçuklu başkenti Konya'ya gönderilen Ertuğrul Gazi'nin oğlu Saru Batu Savcı Bey tarafından getirildi. Ertuğrul Gazi'nin Anadolu'daki ilk konak yeri Karacadağ'dır. Böylece Ertuğrul Gazi ilk olarak tarih sahnesinde görünmüştür.

Ertuğrul Gazi Karacadağ'a yerleşince, Ankara ve Eskişehir arasındaki bölgede gaza ve fütuhat faaliyetlerine başladı. Anadolu'nun batı kısmı o devirde Türkler için bir gaza diyarı idi. Kendilerine “uçbey" adı verilen ve sınırlarda gaza ve fütuhatta bulunan diğer Türk beyleri gibi Ertuğrul Gazi'ye de uç beyliği verildi. Uçbeyi olarak Bizans şehir ve kasabalarına karşı akın ve gazalarda bulunan Ertuğrul Gazi'ye, Selçuklu Sultanları I.Alaeddin Keykubat ve II.Gıyaseddin Keyhüsrev tarafından kumandanlık/devlet adamlığı payesi verildi.

I.Alaeddin Keykubat, Selçuklu arazisine saldıran Rumlara hem ders vermek hem de batı (Bizans) sınırlarını itaat altına almak amacıyla İnegöl ve Yenişehir'e akın düzenledi. Ertuğrul Gazi bu akında öncü kuvvetlerin komutanı olarak Selçuklu hizmetindeydi. Ermeniderbendi'nde Bizans ordusu ağır bir yenilgiye uğratıldı. Bu zafer sonrası Sultan, Ertuğrul Gazi'yi taltif ederek Eskişehir (Sultanönü) ve çevresini ikta/dirlik olarak verdi.